Location,TX 75035,USA
+1234567890
info@yourmail.com

Kaygılı Annelerin Yetişkin Çocukları

Bu yazıda, kaygılı bir annenin tutum ve davranışlarının çocuğun üzerindeki etkilerinden bahsedeceğim. 

“O bir anne, çocuğunun güvenliği, sağlığı ve geleceği için tabii ki endişelenebilir; bu çok doğal” diye düşünebilirsiniz. Burada kaygıyı işlevsel kaygı ve işlevsel olmayan kaygı olarak ikiye ayırıyorum. Bizim için sorunlara yol açan, işlevsel olmayan kaygıdır. Kaygı, tehlikelere ve riskli durumlara karşı önlem almamızı ve kendimizi korumamız gerektiğini gösteren bir sinyaldir. Ancak bu sinyal, gerçekten tehlike olmadığında da ortaya çıkarsa işlevsel olmuyor. 

Ebeveynlerin davranışları, duyguları ve olaylara verdikleri tepkiler, çocukların kendi davranış ve duygusal durumlarındaki tepkilerini şekillendirir. Çocuklar genellikle anne-babalarını rol model alırlar. Kaygılı anne sürekli olarak endişe ve kaygı sergilediğinde, çocuk bu duygusal tepkileri model alarak kendi duygusal ve davranışsal tepkilerini geliştirir. Çocuklar, kaygılı ebeveynlerini gözlemledikleri için yaşanan olumsuz durumlarda ya da deneyimledikleri olaylarda öğrendikleri tepkiyi gösterirler.

Kaygılı Annenin Kontrolcü ve Korumacı Davranışı

Çocukta güvensizlik hissi yaratan aşırı koruma davranışı çocuğu psikolojik olarak da koruyor mu? Kaygılı ve her an bir tehlikeyle karşılaşabileceği düşüncesinde olan bir anne, çocuğa sürekli korumacı bir şekilde yaklaşır. Onu yaşayabileceği tüm tehlikelerden korumaya çalışırken, çocukta “dış dünya tehlikeli ve güvende değilim” algısını oluşturur. Bu algıyla büyüyen ve gelişmeye çalışan çocuk, kaygı, her an tetikte olma, güvende ve rahat hissetmeme duygusuyla sosyal ortamlardan ve dış dünyadan kendisini uzaklaştırmaya çalışır. Çocuk, dışarıdaki tehlikelere karşı sürekli bir önlem alma ihtiyacı hisseder. Uzaklaştığı sosyal ortamlarda bulunmak zorunda olduğunda ve olumsuz bir şey yaşadığında, buna kaygılanmak dışında bir tepki veremez. Bu durumlarla başa çıkma stratejisi geliştirmesi maalesef engellenmiştir.

Kaygılı Annenin Çocuk Üzerindeki Olumsuz Etkileri

Özgüven Eksikliği

Kaygılı bir anne, kendi kaygılarını ve güvensizliklerini çocuğuna yansıtabilir. Çocuk annesinin kaygısını ve endişesini hissettikçe kendi güven duygusu da zayıflar. Sosyal ortamda takdir ve destek görmek isteyen çocuk, endişeli, kaygılı ve korumacı bir anne ile karşılaştığında, kendi yeterliliklerini, yeteneklerini ve başarılarını sorgulamaya başlayabilir. Kendini yetersiz hisseder ve sürekli olarak onay arayışına girer. Bu onay arayışı ve yetersizlik hissi, özgüveninin gelişmesini engeller.

Duygusal Yük

Kaygılı annelerin çocukları, annenin kaygısını hafifletebilmek için onun duygusal yükünü üstlenmeye çalışabilirler. Bu çocukların daha fazla sorumluluk üstlenmesine ve annelerinin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken kendi duygusal ihtiyaçlarını ertelemelerine neden olur. Burada anne ve çocuk arasında sağlıksız bir rol değişimi görülür. Çocuk kendini bir yetişkin gibi hissedebilir; bu da psikolojik yükü artırır.

Ayrışma ve Bireyselleşme Problemi

Bağlanma teorisine göre, çocuğun ebeveynleriyle kurduğu duygusal bağ, duygusal ve sosyal gelişimini nasıl etkilediğini açıklar. Kaygılı ebeveyn tutumları, çocuğun güvenli bağlanma geliştirmesini zorlaştırabilir. Kaygılı bağlanan çocuk, anneden ayrışmada, bireyselleşmede ve bağımsız hareket etmede sorunlar yaşar. Kararsızlık, özgüven eksikliği ve endişeli düşünce sistemi, kendi başına karar verme ve bu kararların sorumluluğunu alma yetisini olumsuz etkiler. Ayrışma sürecinde annenin kaygılı davranışları, çocuğun kendisini bir birey olarak görmesini ve bağımsızlaşmasını engeller. Çocuk, anneye ve gelecekte ilişki kuracağı diğer kişilere bağımlı hale gelir çünkü kendisini güvende hissetmez ve yetişkin bir birey olarak algılamaz.

Akran İlişkilerinde ve Sosyal Ortamlarda Problemler

Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Anne, kendi kaygı ve endişelerini çocuğa bulaştırdığında, çocuk dış dünyayı sürekli olarak tehdit olarak algılar. Etrafı keşfetmek, ilgi alanına odaklanmak ve keyif almak yerine dikkatli olma, gözlem yapma, endişe ve tedirginlik hissi yaşar. Sosyal becerilerinin gelişmesinin engellenmiş olması, çocuğun davranışlarının kısıtlanmasına, akran ilişkilerine ve okul başarısına zarar verir.

Duygu Regülasyonu

Duygu regülasyonu, kişinin yaşadığı duygusal deneyimleri kabul etme, yönetme ve sağlıklı bir şekilde ifade edebilme yetisidir. Duygu regülasyonu özellikle çocukluk döneminde gelişir ve ebeveynlerin kendi duygularını yönetme ve kontrol etme becerisinden etkilenir. Kaygılı anne, duygularını düzenlemede, yönetmede ve başa çıkmada zorluk yaşadığında çocuk için olumsuz bir tablo oluşturur. Çocuk, stres, gerginlik, korku ve çaresizlik halinde, içinde bulunduğu duyguları ifade etmekte ve kendisini sakinleştirmekte zorlanır.

Problem Çözme Becerisi

Kaygılı anne, çocuğuna tehlikeli olabilecek durumlardan ve risklerden kaçınmayı öğretir. Çocuk, sürekli güvenli bölgede kalmaya çalışır ve yeni deneyimlere açık değildir. Bu nedenle problem çözme becerileri gelişemez. Çözüm odaklı, problem çözme becerileri gelişmiş, duygu durumunu düzenleyebilen ve karşılaştığı zorluklarla mücadele edebilen bir ebeveyn bulamadığında, kendi kaygılarını nasıl yöneteceği konusunda zorluk yaşayabilir. İleride problem çözme becerisinin gelişmemiş olması, yaşadığı en büyük sorunlardan biri haline gelir. Problem çözme, çözüm odaklı düşünmek yerine, çaresizlik, stres, kaygı, endişe ve belirsizlikle mücadele etmeye çalışır.

Ebeveynlerin duygu yönetimi, hem ebeveyn-çocuk arasındaki bağın ve ilişkinin güçlenmesi hem de çocuğun sağlıklı bir ortamda yetişmesi için önemlidir. Ebeveynlerin duygularını yönetebiliyor olmaları, çocuklara daha sağlıklı ve dengeli bir psikolojik ortam sunar. Sizden, bu kaygıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanız değil, yönetmeniz beklenir.

İlk olarak ebeveyn tutumlarının çocuklar üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu anlamak gerekir. Anne-çocuk arasında destekleyici iletişim kurulmalıdır. Çocuk, annenin onu her zaman desteklediğini hissetmelidir. Bu, çocukta özgüven ve güvende hissetme duygusunu geliştirir. Çocuğun problem çözme becerisinin gelişmesi için alan açılmalı, yeni deneyimler kazanmasına izin verilmeli ve gerektiğinde rehberlik edilmelidir. Anne, kendi duygularını yönetmekte sorun yaşıyorsa, profesyonel bir bireysel terapiyle bu durumun üstesinden gelebileceğini unutmamalıdır. Çocuklar, çok sevilmeye değil, sağlıklı bir anne tarafından sevilmeye ihtiyaç duyar.

Bir yanıt yazın